Eğitimin ve çocuk gelişiminin belkide en önemli dönemi olan okul öncesi dönem ile ilgili çok önemli bir yaklaşımı tanıtan, 19 Mayıs Üniversitesi ,Okul öncesi eğitimi öğretmenliği öğrencileri Nur ÖZYAMAN ve Fatma ÇELİK adlı araştırmacıların çalışmalarından kısa bir özet sunuyoruz.
Okul öncesi eğitimi kurumlarında fen eğitimi farklı teknik ve yöntemlerle verilir. Bu yöntemler; Analoji, kavram haritası, drama yöntemi, inceleme gezi ve gözlem, deney yöntemi, proje yöntemi, STEM yaklaşımıdır (Aktaş Aranas, 2012).
STEM Science (Fen), Technology (Teknoloji), Engineering (Mühendislik) ve Mathematics (Matematik) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.
STEM yaklaşımı 21. yüzyılda önemi artan ve daha çok kullanılmaya başlanan bir eğitim yöntemidir. Günümüzde küçük yaşlardan itibaren hayatımıza giren teknoloji her geçen gün ilerlemektedir. Çağa uygun olarak yetiştirilmeye çalışılan bireyler küçük yaşlardan itibaren eğitim hayatına başlarlar. Eğitim verilen kurumların çocuğa tasarruflu olarak ilerlemeyi, bilgi ve teknoloji çağına ayak uydurmayı, özgün liderlik özelliğine sahip olmayı amaçlamaktadır. Günümüzde çocuklara, eleştirel düşünebilme, pratik çözümler bulabilme, çözüm odaklı olabilme, özgüvenlilik, işbirlikçi çalışabilme, keşfedebilme gibi özellikler kazandırılmalıdır. Bu durumlar eğitim kurumlarında STEM yaklaşımının daha aktif bir şekilde kullanılmaya başlanmasını gerektirir.
STEM Yaklaşımının Öğrenciye Katkıları Nelerdir?
STEM yaklaşımı ile verilen eğitim üretim merkezli olmasının dışında sorgulayıcı düşünebilen, özgün, yenilikçi, problemin çözümüne odaklı olan bireylerin yetişmesini sağlar. Aynı zamanda eğitim planının içeriğinin daha gerçekçi bir ortamda gerçekleşmesine yardımcı olur. Bunun dışında olay sıralama, yeni şeyler keşfetme, olaylar arasında bağlantılar kurma gibi bilişsel yetilerinde gelişmesine katkı sağlar.
STEM yaklaşımı ile öğrenciler ortama yeni ürünler koyarlar. Bu yaklaşım sayesinde öğrenciler ortak ve bağımsız çalışmalar ile işbirlikçi çalışmayı öğrenir. STEM yaklaşımı öğrencilere özgüven verir, geniş bir bakış açısı ile güven içinde düşünmelerini sağlar. Sorunlarına pratik çözümler bulurlar. Motivasyonları artar. Yenilikçi birer birey olurlar. STEM yaklaşımının etkin kullanılmadığı eğitim programları ile eğitim alan öğrencilerin akademik başarılarının STEM yaklaşımı ile eğitim alan öğrencilerden düşük olması beklenir. Çünkü STEM eğitimi almamış öğrencilerin matematik becerileri, yeni şeyler keşfetme, araştırma istekleri, sorgulayıcı bakış açısı gibi yetilerinin STEM eğitimi almış öğrencilere göre daha düşük olması beklenir. Keşfetmek, sorular sormak, araştırmak, kendi uğraşları sonucunda cevaplar bulmak yani bilim yapmak öğrencinin özgüvenini arttırabilecek bir durumdur. Bu sebeple STEM eğitimi almamış öğrencilerin özgüvenlerinin ve motivasyonlarının STEM eğitimi almış olanlara oranla daha düşük olması beklenir (Akgündüz, 2015).
STEM Yaklaşımının Önemi Nedir?
Bilim, matematik, fen, mühendislik gibi konular okul öncesi eğitimi döneminde genel olarak hayali duran alanlardır. Her ne kadar hayali gibi dursa da çocuklar doğaları gereği bu alanlarda yaşamlarının doğal döngüsü içinde gelişirler. Yani farkında olmadan kendiliğinden gelişen STEM faaliyetleri vardır. Okulda oyun oynarken, markette, parkta ve hayatlarının diğer alanlarında çocuklar bilim ve teknoloji, mühendislik, matematik alanlarında çalışmalarını düzenli bir şekilde yürütürler. Örneğin “Gemiler denizde nasıl yüzer?, Yıldızlar gökyüzünde nasıl durur?, Elimde ki fıstıkları pasta dilimlerine nasıl eşit paylaştırabilirim? gibi sorular ile çocuklar birer STEM araştırmacısı gibi çalışırlar. Yaş grubu küçük çocuklar günümüz teknolojisi ile oldukça alakalıdır. Kameralar, bilgisayarlar, tabletler ile uğraşarak sürekli yeni şeyler öğrenebilmektedirler. Bu şekilde merak duyguları desteklenen çocuklar da doğru bir yönlendirme sağlanırsa kalıcı ve verimli bir öğrenme oluşabilir. Bu noktada çocuklar doğru bir yönlendirme ile STEM eğitimi alabilirler ise bu sayede zengin eğitim ortamlarına girerler ve çocuklar dünyayı keşfederler, pratik ve bağımsız, çözüm odaklı düşünmeye başlarlar. 21. yüzyıl becerileri adı verilen özgün düşünme, sorgulayıcı düşünme, problem çözme gibi becerileri gelişir. Çocuklar çevresindeki materyallerle köprüler, evler, kuleler inşa eder bu sayede mühendislik ve matematik becerilerini geliştirir, bunları bilgisayarda araştırırken teknoloji noktasıyla birleştirirler. Bu tür çalışma süreçleri çocuğun kavram hazinesini geliştirir. Çocuklarda kavram gelişimi gruplama, genelleme, sınıflandırma, kavram öğrenme olmak üzere dört basamakta gelişir. Piaget’e göre kavram öğreniminde oyun çok önemlidir. Erken çocukluk döneminde gerçekleşen STEM eğitimi oyun ile desteklenir (Uyanık Balat ve Günşen, 2017).
Çocuklarda çevreyi tanıma içgüdüsüyle oluşan araştırmacı kişilik desteklenmelidir. Eğer desteklenmezse çocuğun matematiksel becerileri, gözlem yapabilme yeteneği, araştırma ve soru sorma gibi davranışları gelişmez. Bu durum çocuğun akademik başarısında düşüşe ve başarısızlığa sebep olur. Araştırma içgüdüsü gelişmemiş bir çocuğun sorgulayıcı bakış açısında da eksiklikler görülür. Zaman içinde körelen bu özellikler çocuğun gelecekteki eğitim ve iş hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. STEM yaklaşımı ile verilen eğitimler çocuğun doğasında var olan bu tarz içgüdülerin körelmemesini ve gelişmesini sağlayacaktır (Uyanık Balat ve Günşen, 2017).