Videoda Neler Konuşuldu?
Anneler çocuklarının iştahsız olduğundan yakınıyorlar, bu iştahsızlığın herhangi bir tedavisi var mı? Siz nasıl bir yol izliyorsunuz hastalarınızda?
Çok sık rastlanan bir durum, tüm çocukların %25-30’unun, neredeyse her 3-4 çocuktan birinin iştahsızlık problemi olduğunu gösteren çalışmalar var. Hatta Amerika’da sırf çocukların yeme problemleriyle ilgilenen merkezler var. Türkiye’de ise ne yazık ki bırakın merkezi, buna özel bir bölüm bile yok. Dolayısıyla aileler doktor doktor gezmek zorunda kalıyorlar. Çocuğun boyu ve kilosuna bakılıyor, genelde hep aynı şeyleri işitiyorlar. Boy ve kilosu normalse çocukta bir sorun yok deniyor. Gerçekte dengeli beslenme dediğimiz olgu her zaman boy ve kiloyla doğru orantılı olmayabiliyor. Çocuklardan 4 farklı besin grubunu yeteri kadar almalarını bekliyoruz. Mesela Türk toplumunda yaygın olan makarna, pilav gibi içeriklerden ötürü çok karbonhidrat tüketen çocukların da kilosu gayet yerinde olabiliyor, ancak bu çocuğun yeteri kadar protein aldığını, et ve süt tükettiğini kilosuna bakarak anlayamayabiliyoruz. Bu çocuklarda da beslenme sorunu oluyor. Çok aile başvurduğu için benim bu konudaki genel gözlemim anneler çocuğum iştahsız dedikleri zaman genelde haklı oluyorlar. Ben de sorunu saptamak için detaylı hikaye istiyorum. En başta ek gıdaya neyle ve ne zaman başlandığını öğrenmek gerekiyor. Bazen altta yatan alerji gibi sebepler de olabiliyor. Muhakkak ki tetkiklere de bir kere bakmak gerekiyor çünkü demir eksikliği, anemi, B12 gibi mineral eksiklikleri de çocuğun iştahını çok etkiler. Yine bağırsak veya idrar yolları
enfeksiyonları da iştahsızlık yapar. Bunların olup olmadığını öğrendikten sonra evde çocuğu kim besliyorsa, annesi mi, anneannesi mi, dadısı mı onun tutumunu inceliyorum. Baskıcı bir tutum mu sergiliyor yoksa az önce bahsettiğim hassas sorumlu tutumu mu buna bakıyorum. Yine annelerin tekrar gelmeden önce 3-4 günlük bir beslenme günlüğü tutmalarını, neyi ne kadar yedirdiklerini kaydetmelerini istiyorum. Çünkü bazen anneye göre az miktarda olan beslenme çocuğa göre uygun olabiliyor veya annenin uygun bulduğu kilo gerçekte zayıflık belirtisi olabiliyor. Mesela gayet kilolu çocuklar var ama hiç kalsiyum almıyorlar, yoğurt, süt ve peynir tüketmiyorlar. O açıdan diyet günlüklerine bakmak çok faydalı oluyor. Bunlardan sonra artık aileyle oturup yanlış yapılan noktaları saptayıp düzeltmeye çalışıyoruz. Bu konuda biraz sabırlı olmak gerekiyor tabi, çünkü bize her yaştan çocuk geliyor. Çocuk ne kadar büyükse beslenme alışkanlıklarını değiştirmek de o kadar zaman alır hale geliyor, ne kadar küçükse de o kadar kolay oluyor. O yüzden hem uyku, hem de beslenme problemlerinde aileler ne kadar başvururlarsa o kadar iyi. Gerekli saptamaların ardından aileyle hem çocuğu zorlamayacak, hem de aileye uyacak bir plan yapıyoruz. Beslenme bozukluklarının kendi aralarında alt türleri de var, bunlara göre yapılması gerekenler hakkında aileyi bilgilendiriyorum. Takip eden görüşmelerden her çocuk fayda görüyor, aynı anda da ailenin yaptığı hatalar varsa onların da sabırla kendilerini geliştirmelerini gerektiren bir süreç oluyor.